
₺ 96,00
Açıklama
15x20cm, 56s.
kıyısız okyanuslara
okyanussuz sahillere
günbatımsız şafağa
ve tansız karanlığa
inananlara…
-SUB PRESS
KAİNAT
“Bu dünyaya gelmek” ve bu dünyanın Zamanı’na gelmek varoluş dünyasındaki cismani mevcudiyet ile karıştırılmamalıdır: her şeyden öte o, bu varoluşu anlama biçimidir. Bu dünyaya gelmenin, onun metaforik gerçekliğini (mecaz) Esas Gerçeklik’e (hakikat) dönüştürmekten başka bir manası olamaz. Yazarımız görünüşe göre bu dünyaya gelmiş olsalar da (çünkü oradadırlar) aslında asla bu dünyaya gelmeyen varlıklar olabileceğini açıkça belirtmiştir. Ve tersine – çalışma burada oldukça çarpıcı bir hal alıyor – görsel olarak bu dünyayı terk ettiğini fark edebileceğimiz insanlar da vardır. Onlar ölmüşlerdir, artık burada değillerdir. “Gittiler” deriz. Hayır, aslında asla bu dünyayı terk etmemişlerdir ve asla terk etmeyeceklerdir. Çünkü bu dünyayı terk etmek için ölmek yeterli değildir. Kişi ölebilir ve sonsuza dek bu dünyada kalabilir. Kişi bu dünyayı terk etmek için yaşamalıdır. Ya da daha doğrusu, yaşamak bunun içindir. Nasır-ı Hüsrev’in dediği gibi, kışın ölü bir ağacı yaşayan bir ağaçtan ayırt edebilir miyiz? Her ikisinin de cismani olarak burada olduğu gerçektir. Ama birinin içinde öz gizlice akmaya devam eder. Diğerinde öz akmamaktadır çünkü onun kökleri ölmüştür. Bahar geldiğinde – ki bahar Yeniden Diriliş’in İmamı’dır…