₺ 260,00
Açıklama
248S 13,5X19,5CM
Kenneth Koch’un 1970’te çıkan kitabını çok orijinal ve faydalı kılan şey, çocukların, hayalgüçlerini kullanmaya yönlendirildikleri takdirde, harikulade şiirler yazabildiklerini göstermesi ve buna ek olarak bu yönlendirmeyi mümkün kılabilecek pratik fikirler ve belirli teknikler sunmasıdır. Diğer bir deyişle daha önce hiç şiir yazmayanlara (çocuklar) ve şiir yazmayı öğretmek konusunda daha önce eline hiçbir pusula geçmeyenlere (öğretmenler) bir kapı aralamıştır.
1968’de Koch küçük çocuklara şiir öğretmeye başladığında, dönemin şiir öğretmeye dair çizdiği manzara çok kısırdı. Flora Arns-tein ve Richard Lewis’in çalışmaları gibi çok az sayıda yaşam belirtisi vardı ve daha genel anlamda çocukları ve çocukların yaratıcılığına olan inancı merkeze alan pedagojik bir gelenek vardı – John Denwey, Maria Montessori, Sylvia Ashton Warner ve diğerlerinin geleneği. Fakat hiçkimse, ilkokul öğretmenlerinin şiir yazmayı öğretirken kullanabile-ceği pratik fikirler ve yöntemlerden bir yapı oluşturmamıştı ve bu nedenle de hiçkimse çocukların şiir yazma yollarına bu kadar derinden dokunmamıştı.
Aslında Koch 1968’de çocuklarla bu çalışmaya başladığında, çoğu okuldaki yaygın düşünce çocukların şiir yazamayacağı veya yazsalar da bunun tıngırtıya benzer bir yapıda veya mevsim değişimi hakkında olacağı yönündeydi. Tabi nadiren karşımıza çıkan, dahi, çocuklar veya öğrencilerinden şiirleri gizemli bir şekilde çekip çıkarabi-len (Richard Lewis gibi) yetenekli öğretmenler de vardı fakat şiir, genellikle çocuklar için yazması çok zor ve sofistike bir eylem olarak düşünülüyordu. Çocuklar, sık sık, kendileri için yazılmış olan tekerle-meler, anlamsız şiirler ve hayvan şiirlerinin tüketicisi olarak görülü-yordu sadece. Çocukların bu çalışmaları sevmesi, zevklerinin ve kabiliyetlerinin minyatür olduğu görüşünün, her ne kadar tutarlı gibi görünse de hatalı bir doğrulamasıdır.
Buna ek olarak şiir okumak ve yazmak, görünürde uzak ve özelleşmiş olan bu sanata dair eğitimleri yetersiz olan çoğu öğretme-nin gözünü korkutmuştu. Birçoğu, dil sanatları müfredatındaki talimatlar üzerinden şiir birimini hızlıca geçip, derin bir nefes alıp heceleme, öykü okumaları ve benzeri, daha istikrarlı bir temeli olan konulara devam etmekteydi.
Fakat, Koch’un bu orijinal çalışması da, mucizevi bir şekilde bir anda ortaya çıkmadı. Yüzyılın başlarından beri William Carlos Williams gibi şairler, günlük konuşmaya benzer basit bir dilde serbest ölçülü şiirler yazmaya başlamıştı ve 1960ların sonunda çağdaş şiirin, kafiye ve ölçü çerçevesinde süslü bir söylemle işlenmiş ince bir tema ile yazılmak zorunda olmadığı fazlasıyla netliğe kavuşmuştu. Koch Bruner’i okumamış olsa da spiral müfredat fikri Koch’un çocuklara şiir yazmayı öğretme sürecinin içinde saklıydı, tıpkı Columbia Üniver-sitesi’nde verdiği İngilizce eğitiminde olduğu gibi; zorlu edebiyatı, üzerinde oynamalar yapmadan veya sadeleştirmeden ulaşılabilir ve ilgi çekici kılabiliyordu. 1968 yılı Mayıs ayında, Columbia Üniversite-si’nde öğrenci protestoları patlak verdiğinde ve tesadüf eseri Koch’un çocuklar ile çalışmasının yeni başladığı esnada ülkenin sosyal, ırksal, ekonomik ve politik hiyerarşilerinin tümü sorgu altına alınmaktaydı. Koch siyasi bir eylemci değildi ama çocuklara şiir yazmayı öğretme arzusu radikaldi ve şartlar bir yenilik için zemin hazırlamıştı.
Koch’un ilk denemesi, arkadaşı Emily Dennis onu MUSE’da bir öğrenci grubuna şiir yazmayı öğretmeye davet ettiği zaman gerçekleşti. MUSE Brooklyn’in Bedford-Lincoln tarafında, uygulamalı etkinlikler sağlayan bir mahalle müzesiydi ve Emily orada sanata dair birçok şey öğretiyordu. Aynı zaman aralığında, Amerikan Şairler Akademisi de şairlerin New York şehrindeki devlet okullarına, genel-likle liselere, ziyarette bulunup şiirlerini okuyup dinleyicilerin sorula-rını cevapladıkları bir pilot program yani bir nevi “maruziyet” progra-mı başlatmıştı. Koch bundan daha fazlasını istiyordu. Uzatılmış bir periyodda belirli aralıklarla ziyaretlerde bulunarak, öğrencilerin –kendi çalışmasında daha küçük yaştakilerin, kendi şiirlerini yazmalarına yardım edebileceği bazı teknikleri denemek istiyordu. Akademi gönüllü bir ilkokul buldu ve Koch’un oraya yaptığı ziyaretlerin ilk birkaç ayı için fon sağladı. Daha sonraki birkaç yıl boyunca yaptığı çalışma bir diğer gönüllü topluluk olan Öğretmenler & Yazarlar Derneği tarafından finanse edildi.
Öğretmenler ve Yazarlar Derneği tam da aranan sponsormuş. Bir grup liberal yazar ve eğitimcilerden – Grace Paley, Muriel Rukey-ser, Herbert Kohl, Robert Silvers ve diğerlerinden oluşan bu Dernek topluluğu Koch’a tamamen özgürlük tanıdı, karşılığında yalnızca okuldaki deneyimlerinden aldığı sonuçları ve öğrencilerin yazdıkların-dan örnekler istediler. Koch’un öğretiminin ilk zamanlarında yazdığı günlükler, kullandığı yöntemin temelinde yattığını daha sonra öğren-diği bir ayrıntının örnekleriyle doluydu: “Bu çalışmayı son derece ilginç ve eğlenceli yapmak için bulduğum gizli yöntem, öğrettiğim her sınıfın yeni bir şey keşfetmeye çalışma çabasıydı.” Koch’un keşfetme hevesi ve bozulmayan neşesi öğrencilerine delidolu bir enerji aşıladı ve bu da karşılığında Koch’un hevesini ikiye katladı. Hepsinin arkasında ise Koch, hem şiirin zevklerine ulaşma hem de başkalarının bu zevklere erişimine yardımcı olacak yollar bulma yeteneğine sahipti.
Koch P.S. 61’deki öğrencilerden ve öğretmenlerden kısa bir sürede çok şey öğrendi; neyin işe yarayıp yaramadığını fark ederek ve yol boyunca yaklaşımını ona göre yönlendirerek çalışmasını sürdürdü. Okuldaki deneyimleri hakkında bir kitap yazmayı düşünmeye başladı, başkaları için bir rehber, öğrencilerinin yazmış olduğu taze, şaşırtıcı ve heyecan verici şiirleri ve ayrıca diğer herkesin de şiir yazabileceği gerçeğini göstermek için bir fırsat.
Koch’un P.S. 61’deki deneyimleri ilk olarak 25 Şubat 1969’da Wall Street Dergisi’nin bir sayısında genel olarak duyuruldu. Ama Koch ve öğrencileri asıl dikkati ilk olarak bir yıl sonra, ünlü modern yazarlarının da eserlerini okudukları New York 92. Sokak Y’de bir halk okuması yaptıkları zaman çekmişlerdi. New York Review of Books’un 9 Nisan 1970 tarihli sayısı Koch’un Dilekler için yazdığı giriş bölümünü bastı ve Newsweek’in 6 Nisan sayısı Koch ile onun “kenar mahalle çocukları” üzerine yazılmış bir makale yayımladı (bu, öfkelenen çocuklardan dergiye protesto şiirleri yağmasına neden olan bir söylem-di). Life Dergisi’nin 15 Mayıs sayısı “Batan Denizen Bir Kayık” başlığıyla (öğrencilerden birinin yazdığı şiirden alıntı yaparak) bu çalışmaya güzel bir köşe ayırmıştı.
Bundan bir yıl önce birçok büyük New York yayınevi Koch’un müsveddesinin ilk halini reddetmişti. Yeni ve az bilinen bir yayınevi olan Chelsea House’un bir nevi yetenek avcısı olan, Koch’un arkadaşı Maxine Groffsky bu kitabı coşkuyla iş arkadaşlarına anlattı. Chelsea House kitabı yayımlamayı kabul etti ve 1970 yılı bahar döneminde sert kapaklı bir edisyonunu bastı. New York Review of Books’ta ve Life’taki parçalar ilk satışlarda bir referans sağlasa da, eleştirilerin gelmesi zaman aldı. Sonunda eleştiriler yazılmaya başlandı ve genel olarak, “Keşke her sınıf öğretmeni bir an önce Kenneth Koch’un kitabını okusa. Birçoğu Koch’un tavsiyelerine ciddiye alsa en azından bir şiir devrimimiz olurdu, çok sayıda çocuğun okulda güzel vakit geçireceği olasılığı da cabası.” (Allen Wiggins, Cleveland Plain Dealer) ve “Dilekler, Yalanlar ve Rüyalar eğitim üzerine yapılmış en iyi edebiyat sayılır” (Karen Malpede, The New Leader) sözlerinin de gösterdiği gibi eleştiriler coşku dolu bir resim çiziyordu. Koch ve öğrencilerinden bazıları David Frost’un ulusal televizyon programına konuk oldu; ardından Barbara Walters, Good Morning America programında Koch ile bir röportaj yaptı WNET Channel 13 ve çeşitli radyo söyleşi programı Koch ve öğrencileri hakkında konuştu. Sanat Edebiyatı Ulusal Ödülü Programı da Koch’un P.S. 61’deki çalışması-nın bir belgeselini yayınlamak istedi ve Spoken Arts da çocukların şiirlerini okudukları uzunca bir kaydı yayınladı. Sonraki 4-5 yıl içinde Koch ülke çapında çeşitli okullarda tanıtım dersleri verdi ve İngilizce Öğretmenleri Ulusal Konseyi’nin yıllık konferansı gibi birçok toplan-tıda temel konuşmalar yaptı, sohbetlere katıldı.
Gösterişsiz gibi görünen bir konu – çocukların şiir yazması – üzerine yazılmış bir kitap için medyadan gerçek hayatın içine yaşanan sıçrayış olağanüstüydü. Yalnızca ilk otuz yıllık tarihine bakmak bile, bu kitabın uzun ömürlü bir klasik olduğunu düşünmemize yetecektir.
Fakat okunurken zevk alınan bir kitaba göre daha nüfuzlu bir etki yaratıyordu. Yayım sürecinde ülke çapındaki devlet sanat konsey-leri öğrencilerle okullarda şiir yazma dersleri vermeleri için şairlerle görüşmeler yapmaya başlamışlardı. Bu şairlerin çoğu için kitap talih kuşu niteliğinde bir elkitabı olmuştu, çünkü o dönemde buna benzer başka bir rehber henüz yoktu. Bu şairler on binlerce öğrencinin dilek dilemek, yalan söylemek ve rüya görmek ile ilgili şiirler yazmasına yardımcı olmakla kalmadı aynı zamanda Koch’un örneğinden esinle-nerek kendi yaklaşımlarını ve şiir yazma yollarına dair fikirlerini açığa çıkardılar. Bu yeni fikirlerin birçoğu Öğretmenler ve Yazarlar dergisin-de yayımlandı, Öğretmenler & Yazarlar Derneği tarafından basıldı ve ülkenin dört bir yanında maceracı ve yaratıcı edebiyat öğretmenleri tarafından okundu. (Koch da yeni makaleleriyle buna destek olmaya devam etti.) En sonunda gelenekler açısından tutucu olan öğretmenle-rin kolejleri ve ders kitabı yayımcıları bile sert kabuklarını kırdı ve neticede Koch’un genel yaklaşımı ve belirli çalışmalarının birçoğu kabul görmüş uygulamalar oldu.
Ama elbette ki her başarı kendine ait ters tepkileri getirir. Koch’un çalışmalarını eleştirenler, kullandığı yöntemlerin çok basma-kalıp olduğunu veya çocukları sosyal sorumluluk üzerine şiirler yazmaya teşvik etmediğini ve yahut da çocukların şiirlerinin Koch’unkilere benzediğini söylediler. Eleştirmenlerden biri, daha ileri giderek, çocukların – kendi tanımıyla – aslında şiir yazamadığını göstermek için koca bir kitap bile yazdı. Bu karşı gelmelere verilen güzel cevaplar da var ama eleştirmenlerin görmeyi reddettiği şey Koch’un – özgür hayal dünyasının şampiyonu – hiçbir zaman basma-kalıp yöntemleri savunmadığıydı. Bununla birlikte, Koch tek başına bütün ülkeyi bu baş döndürücü olasılıklara uyandırmadan önce, çocuklara şiir yazmayı öğretmenin uzay boşluğu kadar derin bir mecra olduğunu unutmuşlardı.
Öğretmenler Koch’un çalışmalarını hem yararlı hem de sihirli olduğu için seviyor; ebeveynlerin, şairlerin ve genel okur kitlesinin de bu çalışmaları sevmesinin nedeni iyimserlik, mantık, enerji ve büsbü-tün eğlence ile yaratılmasıydı. Okuyucular şiir yazmanın doğal ve sağlıklı bir süreç olduğunu, herkesin, küçük çocukların bile yapabile-ceği bir sanat olduğunu öğrenerek neşeleniyor. On yıllardır okuyucula-rı da o öğrencilerin Koch’un sınıfta girer girmez yüksek sesle “Yaşa-sın!” demesiyle hissettiklerinin aynısını hissetmeye devam ediyor.