De Omnibus Dubitandum

Jazz Is Dead #27 – Tanburi Cemil Bey

 315,00

6 adet stokta

Kategoriler: , ,

Açıklama

15cm x 20cm
112 Sayfa

BİZİMKİSİ BİR AŞK HİKÂYESİ…
…Sindirdiğimizden çıkarttığımıza dek bir aşk hikayesi…

Taş üzerine taş koymadık. Taşlardan küçük tepeciklerinden onların bir kanal açtık kendimize, antoloji kelimesinin muazzam çiçeklik sözlüğündeki karşılığı olan derme’yi eyledik, “çatmadık” ama, “kurmadık” da, derdik; demet ettik, bağ yaptık, bağladık, zaten uçsuz tarlada yatan ekin idi sevdamız. Belki aklında olmayanların aklına yolunda olmayanların yoluna kulağında olmayanların kulağına kalbinde olmayanların kalbine sokarız diye veyahut daha da naçizane bu eylemlerden birine giden yolda bir mucur oluruz diye.
İbnülemin Mahmut Kemal İnal hazretlerinden ruhu şâd Yahya Kemal’imize değin, beylerin efendisi hocamız Yekta beylerden Niyazi Sayın nurumuza değin birçok değeri arşta mürşitlerimizin ellerini öptük.
Ne duyması ne görmesi bitevi değildir aşkın aşkınlığının nesneleri ve doğurgaçlarının, ölüm diye bizi kandırıp hakikat diye dolandırdıklarının ötesinde bir ses var, dinsiz imansız kimsesiz bir ses bu, devletsiz ve adamsız, duyanın duyduğu, hepsi bu…



Siyah redingotunun ipekli geniş yakası zayıf göğsünün üstünde ciddiyetle kapanır, nahif bünyesine ve ince boynuna göre geniş yakası, plastron boyunbağı üstünde hafifçe yana eğik başı biraz daha büyük görünür, zaptedilmiş büyük bir şikâyetin tükenmez kederini taşıyan dargın bakışlarıyla bu adam, bir esir ve bir kral gibi, tecessüsümün önünden gelir geçerdi. Kimin esiri ve neyin hâkimiydi? O gün gibi bugün de bilmiyorum.”

-Mesud Cemil